28 Temmuz 2019 Pazar

Kadınlara Dair Öyküler - 4

4. Nezihe Meriç (1924 – 2009), 
Keklik Türküsü (Bozbulanık)

Nezihe Meriç, “1950’ler Türk öykücülüğünün altın yıllarıydı. Bu günlerinde öykü dünyasına girdim. Yeni Türk öyküsüne kadınların bildiği, duyduğu, sezdiği duyguları getirdiğim söylendi. Kadınların yaşama katılışlarının ayrı oluşundan çıkan ayrıntıları yakaladığım söylendi. Evet de ben bir de bunu önümde örnek olmadan yaptım.” der.



Nezihe Meriç eserlerinde kadının toplumdaki yerini sorgular. Kadın dünyasına romantik bakıştan uzaktır yazdığı öyküler.

“Dergi ansızın ortadan kaybolmuştu. Şimdi Oya –arkadaşlarının gülerek söyledikleri gibi- zincirlik deliydi. Eve, barka sığamıyor, oturamıyor, yerinde duramıyor, ağlayamıyor ve otuz sekiz buçuk ateşle dolaşıp duruyordu. Sanat ne demekmiş, ders ne demekmiş…ana…baba, sinema, yemek, uyku…ne demek! Ne demek! İzzet-i nefis, onur, vekar, genç kızlık gururu…ne demek! Ne demek! Gelsin fal, tabii inanıyor, hem nasıl. Gelsin niyet, gelsin aşk şarkıları. “Kız finnari…” diyordu. “Alemin kızları doktor diye, mühendis diye can veriyor. Kız kısmısına öyle ressamlık, messamlık ne olacakmış. Var bir kocaya da gelip evinde bir kahve içelim. Kız everdik diye azıcık da gerinelim bakalım.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder