7. Gabriel García Márquez (1927 – 2014),
Boğulmuşların En Yakışıklısı (Sevgiden Öte Sürekli Ölüm)
Tek bir insanın korkusunu, sevincini, hayallerini, başarısı ya da başarısızlığını anlatan bir öyküde bütün insanlık kendinden bir parça bulup, öykünün büyüsüne kapılabilir. Gabriel Garcia Marquez tam da bunu yapar. Hayali bir kasaba kurup önce orayı herkese son derece tanıdık bir yer haline getirir, sonra kuşak kuşak kendi ailesini, fantastik komşularını anlatırken, bütün karakterlerini insanlığın ortak yazgısıyla şekillendirir.
Kendine has büyülü gerçekçilik anlatım tekniğiyle yoktan var ettiği mekanlarda, tüm insanlığın yazgısını gözler önüne serer. Marquez’in dili baştan çıkarıcı, olağanüstü bir düşsel zenginliğe sahiptir. Anlatımındaki estetik zarafet en az öykülerinin içeriği kadar değerlidir.
“Güzelliğinin ve iriliğinin büyüsüne kapılan kadınlar, kendi ölümünü gururla taşımağa devam etsin diye ona velena yelkeninden sıkı bir pantolon, gelin bezinden güzel bir gömlek dikmeğe karar verdiler. Çevresinde çember olup oturdukları yerde dikişlerini dikerken arada bir başlarını kaldırıp cesedi izliyorlardı. Onlara öyle geliyordu ki, rüzgar daha önce hiç o geceki kadar sert esmemiş, deniz hiçbir zaman o geceki kadar azmamıştı.
Bu değişikliğin ölü adamla bir ilişkisi olduğunu sanıyorlardı. Bu inanılmaz adam eğer bu köyde yaşamış olsaydı, evinin kapılarının çok geniş, damının çok yüksek, tabanının çok sağlam olacağını, karyolasının en kalın kirişlerden yapılıp en koca mıhlarla tutturulacağını ve karısının en mutlu kadın olacağını akıllarından geçiriyorlardı.
Balıkları yalnız adlarını söyleyerek denizden tutup çıkaracak kadar güçlü, en sert kayalar arasından bile pınarlar fışkırtacak, en yalçın kayalıklara çiçekler dikecek kadar çalışkan olacağını gözlerinde canlandırıyorlardı.
Gizliden gizliye onu kendi erkekleriyle karşılaştırıyor, onun bir gecede başardığını kendi erkeklerinin ömür boyu başaramayacağını tasarlıyor, dünyanın en cılız, en değersiz, en yararsız yaratıkları oldukları için erkeklerini yüreklerinin en derin bir yerinde küçük ve hor görüyorlardı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder