Sis -5
Uykuya dalan bahçeyi uyandırmadan geçti de yağmurlu güz,
kışı atlatamadı, toprakla kucaklaştı sokağın yaşlıları.
Hatıranın karanlık dehlizlerinde yerini aldı,
yeri göğü aydınlatıp
yataktan aynaya yansıyan ışık
koynunda sevişmekten tükenip bittiğimde,
uçurtması bulutlara değen çocuk sevinci, kamaşan beden.
Nehri, bahçeyi, akmayan çeşmeyi, güvercinli damları,
çarşıyı örtüp
karşı kıyıya uzanan sis
örtmese de bitmiş bir aşkın kederini
beni hayata, eve, evdeki bir başka yalnızlığa döndüren
çocuk kedi. Artık iyi.
Ey bilge şaman! Yerlere ve
göklere hükmü geçen zaman.
Beklemek ve görmek. Birbirinin benzeri sözler,
gelip geçen insan suretleri,
birbirine karışan yüzler ve sesler.
Yolları ardında bırakan mevsimler, batan gemi ve
karanlık sularda sürüklenen ruhum ve bütün soruların
toplamı ve özeti olan
- Ben neyi aradım durdum?
Ve hâlâ el altında duran bir başucu kitabı
yalnızlığım.
Göğsümden geçerdi göç yolları kuşların. Yaşadım mı, düş mü,
hayal mi ne kadar uzak. Bir başka kalpteki yerin kadardı hayat.
Oya Uysal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder